Her ne kadar çift ilişkisi dendiğinde akla iki unsurlu bir sistem gelse de, terapi sürecinde ilişkiyi iki yerine üç unsurlu bir sistem olarak ele alıyoruz: birinci birey, ikinci birey ve üçüncü unsur olarak onların arasındaki ‘ilişki’. Bir çift ile çalışırken her iki bireyin öz benliklerindeki ihtiyaçları keşfetmekle başlıyoruz. Sonrasında bu ihtiyaçların giderilmesi için nasıl bir etkileşim biçimi oluşturulduğuna, yani ilişki döngülerine bakıyoruz. Ardından bu döngülerdeki işlevsiz etmenleri işlevli kılmayı hedefliyoruz. Böylelikle iletişim işlevli hale gelirken, bireylerin öz benliklerindeki ihtiyaçlar da karşılanmış oluyor, yani üç unsurun üçünde de iyileşmeyi sağlamış oluyoruz. Bunu yaparken ‘hangi birey yanlış ya da hatalı’ diye bakmak yerine, ‘nasıl oluyor da bu iki kişi arasındaki ilişki işlevsiz duruma geliyor’ sorusuna odaklanarak süreci yönetiyoruz. Çiftlerle çalıştığımız konular genellikle iletişimsizlik, üst kuşak ebeveynlerle ilgili sorunlar, aldatma, cinsellik üzerine olduğu gibi ayrılma kararı almış olanlarla boşanma süreci ve bu süreçte çocuklarla iletişimin yönetilmesi, ikinci evliliklerde iki sistemin birleşmesi, evlilik öncesi ilişkilerde yeni sistemin oluşturulması gibi konuları da çalışabiliyoruz.

 

Burano, İtalya, 2015

Burano, İtalya, 2015

Aile terapisinde ise ailedeki bireylerin her birinin öz benliklerine ve ihtiyaçlarına odaklanırken aynı zamanda birbirleriyle kurdukları iletişim ağını ele alarak ailenin işlevselliğini arttırmayı hedefliyoruz. Aile terapisinde genellikle çocuklarla ilgili sorunlar, ebeveynlik tutumları ve aile içindeki işlevsiz etkileşim süreçlerini ele alıyoruz. İlginçtir ki, çoğu zaman çocukla ilgili bir sorunla başladığımız aile terapisi süreci bazı durumlarda bizi çift ilişkisine döndürüp, çift ilişkisindeki uyumu arttırmaya yönelik bir noktaya getirebiliyor.  Dolayısıyla aile terapisi sürecine girdiğimizde tüm aile üyeleriyle birlikte görüşebildiğimiz gibi, zaman zaman çift ile ya da belirli bazı aile üyeleri ile birlikte farklı seanslar yapabiliyoruz.  

Çift ve ailelerle yaptığımız çalışmalarda nadir de olsa öncelikle ilaç tedavisi gerektiren durumlarla karşılaşabiliyoruz (yeme bozukluğu, agresyon, hiperaktivite, ağır depresyon gibi). Bu durumda süreci uzman psikiyatristlerin desteğiyle ilaç tedavisi ve terapinin birlikte yürütülmesi şeklinde yönetmeyi tercih ediyoruz.