Görev yapmış olduğum kurumların dışında gerçekleştirmiş olduğum bireysel, çift ve aile terapisi toplam seans sayısı Kasım 2021 itibariyle 2741’dir. Bu seansların ilk 250'si üzerinden uluslararası akreditasyonlu süpervizörlerimden süpervizyon almış bulunmaktayım. Bireysel, çift ve aile terapisi süreçleri ve süpervizyon konusundaki detaylı bilgi aşağıda yer almaktadır.
ÇİFT ve AİLE TERAPİSİ (Yüz yüze ve çevrim içi)
Her ne kadar çift ilişkisi dendiğinde akla iki unsurlu bir sistem gelse de, terapi sürecinde ilişkiyi iki yerine üç unsurlu bir sistem olarak ele alıyoruz: birinci birey, ikinci birey ve onların arasındaki ‘ilişki’. Bir çift ile çalışırken her iki bireyin öz benliklerindeki ihtiyaçları keşfetmekle başlıyoruz. Sonrasında bu ihtiyaçların giderilmesi için nasıl bir etkileşim biçimi oluşturulduğuna, yani ilişki döngülerine bakıyoruz. Ardından bu döngülerdeki işlevsiz etmenleri işlevli kılmayı hedefliyoruz. Böylelikle iletişim işlevli hale gelirken, bireylerin öz benliklerindeki ihtiyaçlar da karşılanmış oluyor, yani üç unsurun üçünde de iyileşmeyi sağlamış oluyoruz. Bunu yaparken ‘hangi birey yanlış ya da hatalı’ diye bakmak yerine, ‘nasıl oluyor da bu iki kişi arasındaki ilişki işlevsiz duruma geliyor’ sorusuna odaklanarak süreci yönetiyoruz. Çiftlerle çalıştığımız konular genellikle iletişimsizlik, üst kuşak ebeveynlerle ilgili sorunlar, aldatma, cinsellik üzerine olduğu gibi ayrılma kararı almış olanlarla boşanma süreci ve bu süreçte çocuklarla iletişimin yönetilmesi, ikinci evliliklerde iki sistemin birleşmesi, evlilik öncesi ilişkilerde yeni sistemin oluşturulması gibi konuları da çalışabiliyoruz.
Aile terapisinde ise ailedeki bireylerin her birinin öz benliklerine ve ihtiyaçlarına odaklanırken aynı zamanda birbirleriyle kurdukları iletişim ağını ele alarak ailenin işlevselliğini arttırmayı hedefliyoruz. Aile terapisinde genellikle çocuklarla farklı gelişim dönemlerine ait sorunlar (uyum, öğrenme, stres, kaygı, çatışma çözümleme, arkadaşlık ilişkileri, sorumluluk alma), ebeveynlik tutumları ve aile içindeki işlevsiz etkileşim süreçlerini ele alıyoruz. İlginçtir ki, çoğu zaman çocukla ilgili bir sorunla başladığımız aile terapisi süreci bizi çift ilişkisine döndürüp, çift ilişkisindeki uyumu arttırmaya yönelik bir noktaya getirebiliyor. Dolayısıyla aile terapisi sürecine girdiğimizde tüm aile üyeleriyle birlikte görüşebildiğimiz gibi, zaman zaman çift ile ya da sadece çocuk/çocuklarla birlikte farklı seanslar yapabiliyoruz.
Çift ve ailelerle yaptığımız çalışmalarda nadir de olsa öncelikle ilaç tedavisi gerektiren durumlarla karşılaşabiliyoruz (yeme bozukluğu, kaygı, hiperaktivite, ağır depresyon gibi). Bu durumda süreci uzman psikiyatristlerin ilaç desteği ve terapinin birlikte yürütülmesi şeklinde yönetmeyi tercih ediyoruz.